İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erzincan Belgeliği Müze Projesini Anlamak

Müzeler bana hep sıkıcı gelmiştir ve müze çalışanlarını da aynı müze alanları gibi, soğuk ve itici bulmuşumdur. Malum bir sanat okulunda okumuyorsanız ya da özel bir merakınız yoksa müze veya müzeciliği bilmenizin pek de imkanı yoktur, dolayısıyla size hissettirilen duyguyu o şeyin kendisi sanırsınız.

Ben de yaşamımın geç bir döneminde de olsa, şükür ki bir sanat eğitimi almayı başardım ve dolayısıyla müze kavramı, müzeler, müze ve eğitim ilişkisi, çağdaş müzecilik ve klasik müzecilik anlayışı ile Türkiye’de müzecilik durumlarını da öğrenme imkanım oldu. Müzelere verilen önem ve değer, ülkemizde çağdaş anlamda layık olduğu yerde değil. Genelleme yapmak istemem ama bu konu, orada görev alan kişiler de dahil, çoğumuzun bilgisinde de değil. İşte bu nedenle, genelimize belki de sıkıcı gelen ya da yavan bir geziyle geçiştirdiğimiz bu yerler, buluntuların sergilendiği ve depolandığı alanlardan öteye gidemiyor.

ders BELGELİĞİ Atolye, İstanbul.

Sunum olarak bir müze gezisi yapmam gerektiğinde, müzeye gitmeden evvel bu müzenin özelliklerini, fiziki yapısını, orada yer alan eserlerin neler olduğunu araştırdım. Burada hangi eserler vardı, bu eserler kimler tarafından ve hangi sosyal doku içinden çıkmıştı, sergilenen eserin günümüzdeki önemi neydi? Yakından baktıkça ve anladıkça müzelerin donmuş birer yapı olmadığını yaşayan birer tarih olduğunu, her bir eserin kendi döneminin ruhunu içinde barındırdığını fark ettim, duyumsadım. Ölü, ruhsuz olarak gördüğüm bu alanlarda yer alan buluntular, müze gezim sırasında canlanmış, her bir eser; biz tarihiz! biz tanığız! biz belleğiz! diyerek kendini anlatmıştı. Biraz daha toparlarsam, ruhumda uyuyan bir yanım uyanmıştı…

Buradan hareketle; Erzincan Belgeliği Müze projesinden size biraz bahsetmek isterim. Bu projenin hayata geçirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha farkettiğimi ifade etmek isterim. Avni Öztopçu hocamızın bu projeye köken oluşturan çalışmalarından ve süreç içinde “ders BELGELİĞİ” üretici öğrencilerinin çalışma, emek ve inançları ile bugüne taşınan bu proje, artık fiziken de var olmak istiyor. Doğa ve hayat ilişkisi üzerinden, sorgulayıcı, öğrenci merkezli, eğitim ve sanat üretimi anlayışı ile, öğrenci deneyimleriyle kendini büyüten bu yapı, öncelikle Erzincan özelinde daha sonra tüm toplum nezdinde yerleşik kurum, kuruluş ve kanaat önderlerinin ilgisini, kendine alan açılmasını ve ileriye taşınmayı istiyor, hedefliyor.

Erzincan Belgeliği Müzesi Taslağı, Kasım 2017.

Erzincan Belgeliği Müzesinin müzecilik anlayışı, sanatı sıkışmış ve yoz endüstri boyutundan çıkartıp, endüstrinin ihtiyaçlarına değil de ruhumuzun, toplumumuzun ve geleceğimizin aydınlatılmasında kullanmak, kendi toplumunun deneyimlerinden yaşadıklarını anlamak, kuracağı sanat enstitüleri ile çağdaş bir model oluşturmak, doğa ve hayat ilişkisini sıkı tutarak doğaya yabancılaşmayı aşmaktır. Yapılandırmacı eğitim anlayışı ile gençlere kendini, toplumu ve doğayı yeniden inşa etme fırsatı yaratmayı hedefleyen bu proje, burada daha fazlasını da sıralayabileceğimiz yerel ve ulusal ölçekte yarar sağlayacak bir çok projeyi içinde barındırıyor.

Ben konuyu kendi deneyimime bağlamak istiyorum. Müze ve müzecilik nedir sorusunun cevabını anladığımdan itibaren, ruhumun bir yanının uyandığından bahsetmiştim yukarıda. Yıllarca üzerinde çalışılan, Erzincan Belgeliği Müze Projesi, yukarda bahsettiğim yerel ve genel kurum, kuruluş ve kişilerden, bugün artık hakkettiği karşılığı bulması gerekiyor. Eğer yeterince anlaşılamamışsa, acaba ruhumuzun uyuyan bir yanı mı var? Diye bir bakmak gerekiyor sanırım. Sözlerimi Goethe’nin şu sözleri ile bitirmek istiyorum.

“İnsan ancak anladığı şeyleri duyar”

Sevgi ve saygılarımla.

Düzenleyen
Aslıhan Mumcu

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Günleme © 2019 Tüm Hakları Saklıdır.