Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliği Anabilim Dalı, Doğa Atölyesi’nde eğitime devam ediyor.
Dönem içinde zamanın kısıtlılığından kaynaklı eksikliklerini tamamlamak; farklı atölye disiplinlerinden gelen öğrencilerin çalışmalarını eleştirebilme ve işbirliğine olanak tanımak; bütün bir yazı ya da yazın bir bölümünü bir arada düşünerek, üreterek geçirebilmek; öğrencilerin doğa sanat ilişkilerini pratik alanda uygulamalarını yapabilmek için değerli bir çaba olarak görülüyor.
‘’Doğa Atölyesi’’ hafta içi her gün 10:00 – 17:00 saatleri içerisinde açık kalıp kontrolü anabilim dalı elemanlarınca yapılıyor. Bahçenin sulanması ve temizliği öğrencilerin kendi aralarında görev dağılımı ile yapılıyor.
Doğa Atölyesi’nin yaşaması için çaba gösteren Resim İş Anabilim Dalı öğrencisi Oytun Önal, süreci şöyle açıklıyor:
“Öncelikle neden Doğa Atölyesindeyim, oradan başlayayım. Baharda havaların ısınmasıyla çalışma alanı sıkıntım ortaya çıktı ve yazın da atölyeyi kullanabilmek için Avni Hoca ile konuştum. Avni Hoca da beni Doğa Atölyesine yönlendirdi. Doğa Atölyesi dediğimiz de aslında bölümün ara bahçesi. Bir ara kapatılmıştı sonra zar zor Doğa Atölyesi adı altında açıldı. Üniversitenin bahçesi öğrenciye kapatılır mı diye soracak olursanız, kapatılabilirmiş… Her şey mümkün günümüzde. Neyse konuyu dağıtmayayım. Avni hoca beni Doğa Atölyesine yönlendirdikten sonra konu benim çalışma alanı sıkıntım olmaktan çıkıp yaz atölyesine dönüşmeye başladı. Nasıl bir yaz atölyesi? Öğretmenin olmadığı, öğrencilerin gelip kendi eksiklerini kapattıkları, çizim, resim yaptıkları, okumalar yapıp tartıştıkları, kendi aralarında atölyeler, söyleşiler, eğitimler organize ettikleri bir yaz atölyesi. Yaz atölyesinin birinci, ikinci… şeklinde gelenekselleşerek devam etmesi, eylül aylarında yaz atölyesi sergisinin olması düşünüldü. Burada oluşturulan okuma-çalışma-tartışma kültürünün dönem içinde de devam etmesi, katılan öğrencilerin çevrelerini yani diğer öğrencileri ve hocaları tetiklemesi…gibi gibi şeyler. Bunların gerçekleşmesi o kadar da kolay değildi tabii. İlk defa böyle bir şey yapmaya çalıştığımız için birlikte okumayı, tartışmayı, çalışmayı öğrenmemiz gerekiyordu. Yaz tatili olduğu için katılımı da çok sağlayamadık. Ama yine de ağır aksak da olsa atölyelerimiz, tartışmalarımız yani sürecimiz ve üretimlerimiz oldu. Bunu devam ettirmeyi ve geliştirmeyi umuyoruz.”
Doğa Atölyesi sadece kendi öğrencilerine değil mezunlar ve katılmak isteyen herkese açık bir ortam. Mezunlarımızdan Aslıhan Mumcu, hem doğa ve sanat hem de süreci şöyle ifade ediyor:
“Doğa Atölyesi, öğrencilerin, okulda ama okul algısından uzakta, kendilerini doğada hissedebildiği bir alan. Okulun içinde alışılmadık şartlarda oluşturulan bir çalışma alanı. Dört duvar tanımının yeniden yapıldığı, öğrencilerin ürettiği, üretirken paylaştığı, paylaşırken öğrendiği bir mekan haline geldi. Belgelik Ağaçları’nda çalışan öğrenciler, bu alanda, kendi ektikleri tohumların gelişimini gözlemleyebiliyor. Tohumdan yetiştirdikleri fidanların bakımını yaparak, aynı zamanda bahçenin de bakım sorumluluğunu alıyor. Öğretmenin olmadığı bir alanda, deneyler, gözlemler yapıyor ve paylaşmayı deneyimleyebiliyorlar. Kompost yapmayı ve sanat-doğa ilişkisini temel alan üretimler deniyorlar. Ve tüm bunları biri istedi diye ya da ödev olarak değil, merak ettiği, sorduğu, sorguladığı, istediği için yapıyor. Karga sesleri eşliğinde bir kitabı okumaya başlamak, Doğa Atölyesi’nde bulunduğumuz zaman boyunca en çok deneyimlediğimiz şey bu olsa gerek…”
Öğrenciler doğa ve sanat ilişkilerini güçlendirirken farklı alanlarda olan etkinliklerini sürdürüyor. Atölyeye gelip ritim çalışmasında bulunan Cemre Demir, Doğa Atölyesi Yaz Akademisi’ni bu sözlerle ifade ediyor;
“Sevenlerin Buluşma Noktası”
“Evet, Doğa Atölyesi Yaz Akademisi hakkında düşüncem tam olarak bu; Sevenlerin buluşma noktası. Bu oluşumu Avni Hocamızın Atölye Facebook sayfasında gördüğümde çok merak ettim, çok ilgi çekici gelmişti. Yazın öğrencilere tatil olarak aşılanan zaman aralığında onları tekrar bir araya çalışmak için getiren bir mekan yaratmışlar. Peki bu öğrenciler güzelim tatil zamanını verip de niye buraya gelsinler? Okula yazın gidip çalışmak, tam anlamıyla bir delilik olurdu. Ben de bu deli insanları görmeye gittim, hem neler yapıyorlar hem de yarattıkları mekan nasıl bir yer öğrenmek için. İyi ki de gitmişim. Burada barınan arkadaşların bir şeyler öğrenmeye hevesi olduğunu gördüm. Onlar doğadan bir şeyler öğrenmek, bunları çevresindekilerle paylaşmak ve görmek istiyorlar. Maalesef toplumumuzdaki öğrenci profili, öğrenmeyi 9 ay sürekli ve 3 ay ara ile yapılan bir işlem olarak görüyor. Bunları katılması gerekli olan dersler, geçilmesi gerekli olan sınavlar, alınması şart olan bir diploma olarak görüyorlar. Doğa Yaz Atölyesi de işte bu alanda devreye giriyor.
Öğrenmenin, aslında zamanının olmadığını, yazın tatil zamanıdır imajını ortadan kaldıran ve öğrenmenin aslında nasıl olması gerektiğini bize bir nebzede olsun gösteren çok güzel bir hareket. Doğanın en yetkin öğretmen olduğunu, bizlere isteklerimiz doğrultusunda öğrenip deneyimleme işlemine devam etmemizi öğretiyor. Buradaki insanlar bir zorunluluk duymuyorlar, doğa atölyesinde zamanla yarışan bir öğrenme kaygısı yok sadece üretimin sürekliliği ve deneyimleyerek, gözlemleyerek doğanın sürecine ayak uydurmanın tohumları var. Sağlıklı olanda budur; zaman kaygısı, toplum baskısı, ne yapmamızı ve ne zaman yapmamızı gerektiğini bize parmakla işaret eden hocalar olmadan sevgi ile ufakta olsa bir üretim içinde olmak bütün amaçları, çünkü bu bizi, kendimizi ve çevremizi algılamaya götüren ilk adımdır ki, hayatta öğrenilmesi gerek en önemli ve güzel şeydir. Doğa Atölyesi hayat sürecinde kendini geliştirmek, çevresindeki insanlarla bilgilerini paylaşmak isteyen, gerektiğinde yalnızlığı ile baş başa, gerektiğinde ise bir bütün oluşturan ve en önemlisi de sorgulayan insanların buluştuğu bir yer. Hayatı merak edenlerin bir arama noktası, bir başlangıç adamı diyeyim ben size. Burası hayatı sevenlerin buluşma noktası.”
Doğa Yaz Atölyesi, eğitim dönemi başlayıncaya kadar devam edecek.
Metin
Merve Çiftçibaşı & Kader Çelik
Düzenleyen
Aslıhan Mumcu
İlk yorum yapan siz olun