İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mezunumuz Nurcihan Kahraman’dan Bilimsel Bitki Ressamlığı

2002 mezunu Nurcihan Kahraman ile Bilimsel Bitki Ressamlığı hakkında gerçekleştirmiş olduğumuz bu söyleşide, kendisini de tanıma fırsatı yakaladık. Bizlere sunmuş olduğu katkıları ve bilgilendirmeleri için kendisine teşekkür ederiz.

İ: Merhaba, hoş geldiniz. Kendinizden biraz bahseder misiniz hangi dönem öğrencisiydiniz?

Hoş buldum. İsmim Nurcihan Kahraman. 2002 yılında Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. 2005 yılında M.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde Türk Sanatı alanında yüksek lisansımı tamamladım. 2002 yılında hemen öğretmen olarak atandım ve çalışmaya başladım. Bu sene emekli oldum. Üniversitede okuduğum dönemde mimarlık bürosunda çalışıyordum ve öncesinde de bir çalışma geçmişim vardı. O nedenle biraz erken bir emeklilik oldu benimki.

İ: Şu anda yapmış olduğunuz Bilimsel Bitki Ressamlığına nasıl yöneldiniz?

2015 yılında Bilimsel Bitki Ressamlığı ile tanıştım. Uzun süreli bir arayış dönemindeydim ve suluboyayı çok sevdiğim için geliştirmek istedim. Eğitimleri araştırırken Bilimsel Bitki ressamlığı ile ilgili bir eğitim olduğunu görüp başvurdum. O dönemde Türkiye’de henüz çok yeni bir alandı. Eğitimi; ilk eğitmenlerden biri olan sevgili Hülya Korkmaz hocadan aldım. Başladığımda aslında ne olduğuyla ilgili çok fikrim yoktu. Amacım suluboya tekniğimi geliştirmekti aslında. Ama Bilimsel Bitki Ressamlığının benim kişiliğim ve yapıma çok uygun olduğunu fark edip bu işe aşık oldum. Emekliliğimi de fırsat bilip tamamen bu alana odaklanmayı planlıyorum bundan sonrasında.

İ: Bizi Bilimsel bitki ressamlığıyla ilgili bilgilendirir misiniz? 

Bilimsel bitki ressamlığı, bitkileri doğru, olduğu gibi, görünen şekilde resmetmektir. Bilimsel bitki ressamlığı tarihi çok eski olan bir alandır. Başlangıçta 1700’lü yıllarda  zehirli bitkileri ve faydalı bitkileri halka anlatmak gibi bir amaçla ortaya çıkıyor. Sonrasında gezgin botanikçiler bütün dünyayı gezerek bitkileri tanımaya ve sınıflandırmaya başlıyorlar. O dönemde tabii ki fotoğraf makinesi olmadığından bunları çizmek gerekiyor. İşin içine bilimsellik girdiği zaman burada daha çok doğru çizim, bütün detayları anlatmak, bitkinin ayırt edici özelliklerini doğru yansıtmak çok önemli. Resim tabii ki sanatsal ama aynı zamanda bir bitkinin teşhisi için de kullanılacağından dolayı botanik olarak ta doğru olması gerekiyor.

           

  Bizde Cumhuriyet döneminde hem botanikçi aynı zamanda da ressam olan Nebahat Yakar var. Kendisi bizim ilk kadın  botanikçilerimizden ve yaptığı yayınlarda bitkilerin resimlerini de yapıyor.  2004-2005 yılları arasında, Boğaziçi Üniversitesi’nde ANG Vakfı tarafından düzenlenen, eğitmenliğini KEW Kraliyet Botanik Bahçesi bitki ressamlarından Christabel King’in yaptığı eğitimle bu alandaki ilk Bilimsel bitki ressamlarımız yetişiyor. Benim eğitim aldığım Hülya Korkmaz da bu dönemde yetişen ressamlarımızdan biri.

Türkiye florası çok zengin. Yaklaşık 12 bine yakın bitki çeşitliliğimiz var bunlardan 4 bine yakını endemik dediğimiz Türkiye’ye özgü olan bitkiler. Bu bitkilerin gelecek nesillere aktarılması için oluşturulmuş bir proje var. Resimli Türkiye Florası Projesi , Türk botanikçileri tarafından güncel bilgiler kullanılarak ve Türk ressamlar tarafından resmedilerek, ülkemiz bitkilerinin tamamını ihtiva eden Türkçe ve yirmi sekiz cilt olması planlanan çok kapsamlı bir projedir . Ali Nihat Gökyiğit Vakfı (ANG) tarafından kurulan ve desteklenen Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB), Resimli Türkiye Florası çalışmalarının merkezi konumunda. Ben bu projenin içinde 5 yıldır varım. Benden öncesinde 2005’te başlamış bir proje. Yakın zamanda içinde benim çizimlerimin de olduğu 4a ve 4b ciltleri yayınlandı. Bu kıymetli eser için çizim yapmak manevi açıdan çok tatmin edici. Şu anda bilimsel bitki ressamları olarak çok kalabalık bir grup değiliz. Bizim amacımız daha fazla sayıya ulaşmak, Resimli Türkiye Florası projesini hızlı bir şekilde tamamlamak ve farklı projelerde de görev alarak bu alandaki açığı kapatmaktır.

         

İ: Bilimsel Bitki ressamlığında sanat ve doğa birbirinden ayrı değerlendirilebilir mi?

Özellikle benim yaptığım işte doğa ve sanat iç içe. Bizim ilgi alanımız bitkiler ama Türkiye’nin faunası da çok zengin. Dolayısıyla bitkiler ve doğa olmadan bizim işimiz zaten olmaz. Biz bir bitki resmediyorsak zaten doğanın içerisinde olmalıyız. Bir bitkiyi doğru bir şekilde çizmek istiyorsanız dağlara çıkmayı, onun doğal yaşam alanına gitmelisiniz. Bir bitkiyi en doğru canlıyken gözlemleyebilirsiniz. Sadece bir sırt çantasıyla, o bitki için uzun yollar gitmeyi göze almalı, elinizde kocaman bitkilerle trenlerde, otobüslerde seyahat etmelisiniz. Bitkinin döngüsüne eşlik etmeniz gerekiyor. Bir bitkiyi doğru tanıyabilmek için o bitkinin çiçeklenme, meyve ve tohum dönemini belki de kökünü görmeniz gerekiyor. Dolayısıyla siz bir mevsim belki bir sene o bitkiyle olmalısınız. Örneğin gittiniz ve o sene kuraklık olmuş. Siz, o çiçeğin ne dönemde açtığını biliyorsunuz fakat gidip baktığınızda o çiçeğin iklim değişikliği veya çevresel faktörler nedeniyle olmadığını görüyorsunuz. Bu durumda seneyi beklemek zorunda kalıyorsunuz.  Bir projeyi tamamlarken siz bitkinizle uzun zaman geçiriyor, onun döngüsüne eşlik ediyor ve hatta rüyalarınızda bile onu görüyorsunuz. Bu doğayı sevmeden olmaz.

Tabii amacımız bilimsel bir çalışma ortaya koymak ama kendi sanatsal anlayışımızı, üslubumuzu, perspektif bir etki ile vurgumuzu katabiliriz elbette. Bu da zamanla sanatçı çalışmaları arasında bir fark da yaratmış oluyor.

İ: Peki bitkilere nasıl ulaşıyorsunuz?

Bitkileri tespit edebilme amacıyla botanikçilerle birlikte çalışıyoruz. Bu projeyi üç sac ayağı gibi düşünebilirsiniz; bitki ressamı, botanikçi ve editör. Kitaplaştıran metnini yazan kişiler var. Botanikçiler ayrıntılı metni verirler ve biz de bu metinden yola çıkarız. Metindeki terimleri anlamak ve tanımak önemli. Eğer renkli bir çalışma yapılacaksa bitkinin kendisi ile çalışılmalı. O zaman bitkiyi doğal yaşam alanında görmeli ve çalışmalısınız. Tabii bir bitkiyi tanıyabilmek ve alt türlerinden ayırabilmek için de araziye uzman botanikçiler ile gideriz. Doğada bitkiye ulaştığımızda hızlı eskizleri ve renk denemeleri alınır, bitki örnek almaya uygunsa örnek alınır, doğal ortamında ölçekli bir şekilde fotoğraflanır. Ondan sonra da hızlı bir şekilde çizim için gerekli tüm detayları incelenir ve çizilir. Bitki uzun süre tazeliğini koruyamayacağı için de gerekirse çekilen fotoğraflardan destek alınır. Renkli olarak çizdiğimiz tüm bitkilerin herbaryum örneklerini de referans göstermek amacıyla almamız gerekir.

Bazen de herbaryumlarda preslenmiş bitkilerle çalışırız. Bu bitkiler kuru örnek olduklarından teknik çizim yöntemi kullanılır. Örneği referans alarak biraz da hayal gücümüzü kullanarak üç boyutlu bir çizim oluşturmaya çalışırız. Tüm bu aşamalarda bitkiyi  tanıyabilmek ve doğru bir şekilde ifade edebilmek için gerekirse diseksiyon yapılır ve mikroskop ile de çalışırız.

İ: Neden fotoğraf yerine çizim kullanılıyor?

Çünkü bütün o döngüyü anlatabilmek için tek bir fotoğraf karesi asla yetmez. Fotoğraf bize fikir verebilir ama asla rengi, boyutu vermez. Çiçeği belli ölçülerde büyütmek veya küçültmek gerekiyor. O çiçeğin bütün bilgilerini tek sayfada toplamak gerekiyor. Ki bilimsel bitki ressamlığı fotoğrafın ortaya çıkmasından çok daha eski bir süreç. Buna aslında sanatsal anlamda da bakmak gerekiyor. Bir bitkinin hangi kısmını ön plana çıkarmak istediğiniz size kalmış bir şey. Bunu aslında desende de vurgu başlığı adı altında yapıyorsunuz zaten. Bakıldığı zaman güzel görünen sergilendiği zaman insanların hoşuna giden resimler ortaya çıkıyor.

İ: Öğrencilere önerileriniz nelerdir?

Sizler gibi gençlerin de bizim aramıza katılmasını isteriz. Tekniğimiz şu; gördüğünüz şeyi doğru biçimde aktarabilmek. Siz bu teknikle bütün alanlara hitap eden çizimler yapabilirsiniz. Sadece resim öğretmenliği olarak bakmamak gerekiyor çalışma alanımız çok geniş. Her alanda çalışabiliriz. Formasyon dersi aldığınız zaman öğretmeyi de öğreniyorsunuz bu sebeple öğrendiğiniz teknikleri karşı tarafa da aktarabiliyoruz. Bu da yeni Bilimsel Bitki Ressamları yetiştirebilmemiz için çok önemli. Bu alandaki yeni eğitmenler neden sizlerin arasından çıkmasın?

Doğayı sevin, ağaçlara, çiçeklere, kimsenin fark etmediği küçük detaylara bakın. Asıl güzellik orda. Bilimsel Bitki ressamı olduğunuzda sokakta normal yürüyemezsiniz artık. Cebinizi çiçekler, yapraklar ve dallarla doldurmadan eve gelemezsiniz. Bitkinin peşinden koşmak, bitkinin anlattıklarını anlamak bir şans. Doğaya eşlik etmek ve güzelliğini görmek her ruha nasip olmaz.

     

İ: korumaktan çokça bahsettiniz. Biz de aslında burada 30 yılın birikimini koruyoruz. Korunak ile, yeni dönem öğrencileri ile eski dönem öğrencileri arasında bir bağ kuruyoruz. Siz sergi hakkında neler hissediyorsunuz?

Korunak kelimesi bana korumayı, yuva hissiyatı uyandırdı. Yapılan resimlerde de öyle bir duygu aldım. Bir şeyin içinde olmak yuvada olmak gibi…  Sergiyi gezerken kendi öğrencilik yıllarımdaki heyecana geri döndüm. 22 yıl sonra ilk defa okula geri dönüp koridorlarında dolaştığımda o sıcacık atölye ortamını tekrar hissettim.

İ: Bize verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim davetiniz için.

 

Söyleşi: İrem PARABAŞ, İrem PEKŞEN

Söyleşi Tarihi: 14.03.2024

Metin Düzenleyen: İrem PARABAŞ

 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Günleme © 2019 Tüm Hakları Saklıdır.