Dil Belgeliği gazetesinin ilk sayısında 20. yüzyılın önemli filozofu, mantık ve dil felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanıdığımız Wittgenstein konuk oluyor.
Wittgenstein Tractatus’un önsözünde şu satırlara yer verir: Kitabın Türkçe çevirisi yazar ve şair Oruç Aruoba’ya aittir.
Tractatus Logico – Philosophicus
“Bu kitabı belki de bir tek, içinde dile gelen düşünceleri -ya da benzer düşünceleri- kendisi de zaten bir kez düşünmüş birisi anlayacak. -Bir öğretici kitap değil, böylece. Anlayarak okuyan tek bir kişiye zevk verebilirse, amacına ulaşmış olacak. Kitap felsefe sorunlarını ele alıyor ve -sanıyorum- gösteriyor ki, bu sorunların soru olarak ortaya çıkmaları, dilimizin mantığının yanlış anlaşılmasına dayanır. Kitabın bütün anlamı, şuna benzer bir sözde toplanabilir: ‘Söylenebilir ne varsa, açık söylenebilir; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı.’
Kitap böylece, düşünmeye bir sınır çizmek istiyor, ya da, daha çok-düşünmeye değil, düşüncelerin dile getirilişine: Çünkü düşünmeye bir sınır çizmek için, bu sınırın iki yanını da düşünebilmemiz gerekirdi (yani düşünülmeye elvermeyeni düşünebilmemiz gerekirdi).”
…
Dil BELGELİĞİ Gazetemiz, Wittgenstein’a göre “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır” sözünden yola çıkarak onun dil ve mantık felsefesine değiniyor. Aynı zamanda
Wittgenstein- Kosuth, dil ve sanat ilişkisinden bahsediyor.
Kavramsal sanatçılar arasında önemli bir yeri olan Kosuth’a göre “…dil yoksa sanat da yoktur.”
“Bugün bir sanatçı olmak, sanatın doğasını sorgulamak anlamına gelir. Resmin doğasını sorgulayan biri, sanatın doğasını sorgulayamaz…Çünkü ‘sanat’ kelimesi genel, ‘resim’ kelimesi ise özeldir. Resim bir sanat dalıdır. Resim yapıyorsanız, sanatın doğasını (sorgulamıyor) hâlihazırda kabul ediyorsunuz demektir.” Joseph Kosuth (1969)
Gazetemizin tamamını Dil BELGELİĞİ Gazetesi “Dilimin Sınırları Dünyamın Sınırları” Ludwig Wittgenstein okuyabilirsiniz.
Keyifli Okumalar Dileriz.
İlk yorum yapan siz olun