İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

19. Belgelik Sergisi Üzerine Konuşmalar I

Şükrü ve Merve, Marmara Üniversitesi Resim-İş öğretmenliği öğrencileri.

Merve 3. sınıf resim öğrencisi. Geçen yılki belgelik sergisinde desen çalışmaları varmış.

“Geçen sene, bu serginin çok daha iyi olacağını söylemiştim, bir sene öncesinden böyle bir şey söylemek zor aslında. Bu durum herkesin nasıl, ne kadar çalıştığına bağlıdır, serginin  kendi içinde çok iyi çalışmalar bulundurması da zaten bu anlamda güvenimin boşa çıkmadığını düşündürüyor.”

“Eskizlerin sergide olmasını , sürecin gösterilmesi açısından çok yararlı buluyorum. Aslında resmin bitmiş halinden daha iyi olabiliyor eskizler, çünkü tasarının, aynısını geçirdiğin zaman bir kopyası gibi oluyor. Ama o eskiz halini, aşamaları görmen çok daha başka. Ayrıca okulda yapıldığı için bu sergi, öğrencilerin gelişimi için de faydalı diye düşünüyorum, aynı şekilde bizim içinde. Geçen sene ki eskizlerime baktığımda birçok şey gördüm, hatta birçok konuyu şimdiki halimle, şimdiki düşüncelerimle baştan yapmak istedim.”

“Mesela ben eskizleri kabaca yapıp bırakamıyorum. Çünkü bir şeyleri orada görmem lazım ilerletebilmem için. Atölye arkadaşlarım için de durum böyleydi. En detaylı haliyle bütün aşamalarını görerek yapıyorduk. Tabii şöyle bir durum da olabiliyor, eskiz çok iyi oluyor, tuvale geçince onun aynısını oraya geçirmiş gibi oluyorsun. Tuvalin hakkını verebileceğimiz bir kısım bırakmalıyız diyorduk aramızda, aynısı geçirilmemeli.”

Şükrü’nün ana sanat dalı, tekstil. Seçmeli Resim dersini almak için  Avni Hoca’nın atölyesine gelmiş. Atölyenin işlerini önceki sergilerde koridorlarda görüyormuş. İlk defa bu yıl, üçüncü sınıfta sergiye katılma şansı olmuş. İkinci sınıfta dahil olma sürecinde sorunları olmuş, genelde uzak köşede çalışıyormuş. 3. sınıf SSA’daki işleri var sergide. Şu an atölyede çalışmalarına devam ediyor.

“Bu dönem artık atölyeden ders almıyorum ama atölyede başladığımız bir süreç vardı. İlk başta kendimi biçim olarak geliştirme ve oluşturma sürecim oldu. 3. sınıfta biçim ve içerik biraz daha örtüşmeye başladı. Bu atölye için konuşacak olursak bir yarım kalmışlık hissettiğim için devam ediyorum.”

“Sergideki çalışmalarım üzerine şunları söyleyebilirim, kendi içimde var olan ve inşa ettiği değerler kendi içimde yıktığım ya da dış dünyaya bağlı yıkıma uğrayan düşünceler ve değerler var şuan kafamda. Sorguladığım değerler, kavramlar ve var olmak hayatımın odağında bulunan şeyler. İnsan kavramı var zihnimde, bu bir var olma sancısı aslında. Sürekli dönüşüme açık bir insan kavramı var. Düşünceler inşa eden, yıkan ve dönüşüme uğratılan insan. Kendi içimden, toplum içinde ve aile içinde bir insan var. İnsanın maddi dünyası, iç hayatından, ruh ve beden ilişkilerinden toplum içinden temel bulan varlık. Düşünen, tavır takınan özgür hareketleri olan, tarihsel olan, bir oluş var ama bu akışta insan tek başına değildir.

Bu oluşa tanklık eden şeyler var belgeler. Resimlerde ön plana çıkan yazılar insanın var oluşundan kalan artıklardır. Var olan ve dönüşümün yansımaları. Bir diğer noktada bazı eskizlerde içi boş ama dış kısımda kalan değerler var. Günümüzde sorguladığımız insan gibi tektipleştirilen ve ruhundan yoksun bırakılanlar gibi… Kayıplardan kalan kırıntılar, benliği kaybettirilen insanlar, arayışına devam eden benler var”

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Günleme © 2019 Tüm Hakları Saklıdır.